Fatih Tunç
Bir muhabbet açılıyor masada. Herkes hafızasında kalanlarla anlatıyor geçmişi. Hafıza derken. Ermenilerin yaşadıklarını, kendileri yaşamış mı gibi anlatıyor. Nerden baksan küfür kokuyor bütün kelimeleri. Bir an herkesin susmasını bekliyorum. Soruyorum kendisine arkadaşın. “Ermeniler bu ülkenin neresinde yaşıyor” diye? Şaşırıyor ve “Ermeniler Ermenistan’da yaşıyor hem niye bu ülkede yaşasınlar ki” diye cevap veriyor. Ben “Ermenistan kaç yılında kuruldu ve kaç yılında bağımsızlığını ilan etti” diyorum. “Bilmiyorum” diyor. Sinirden çatlayacak gibi oluyorum. Karşımda oturan muhabbet ettiğim şahıs tarih mezunu.
1915’den sözü açıyorum. “O olayları mı diyorsun sen” diyor. “Evet” diyorum, o da bana “İşte az önce anlattığım olayların hepsini Ermeniler yaptı. O kadar Müslüman’ı katlettiler. Birinci Dünya savaşını bile onlar yüzünden kaybettik” diyor. Bak sen, diyorum, başka. Başlıyor anlatmaya iğrenç hikayeleri. Öyle bir anlatıyor ki, Ermeniler nerdeyse ülkede ki herkesi süngülemiş ve yok etmiş. “Bitti mi?” diyorum “Daha fazlası var da aklıma gelmedi şimdi” diyor.
Anladım, diyorum. “Ben sana bir soru sorayım” diyorum. “Sor tabi” diyor. Kendinden emin bir pozisyon alıyor. “Peki Ermeniler bu kadar çok insan katletmiş olmalarına rağmen neden hiç Ermeni yok bu ülkede. Neden biz hala Türkiye devleti olarak yaşıyoruz?” Bir tedirginlik çöküyor masaya ve cevabı şöyle oluyor. “Fatih sen Kürt değil misin? Neden Ermenileri savunma gereği duyuyorsun ki?” Benim cevabım ise çok basit oluyor. “Eğer bugün Ermenilerin yerinde Türkler olmuş olsaydı ya da başka bir ırk, ben aynı şeyleri yine söyleyecektim” diyorum. Anlatmaya başlıyorum.
“Ermeniler bu ülkede var ama yerin en dibindeler” diyorum. Nasıl, diyor. “Hani anlattığın şu katliamlar var ya, onların hepsini de biz yaptık” diyorum. “Yedisinden yetmişine hepsini ölümlere, sürgünlere ve ölüme terk ettik. Yetmedi lanetledik, yetmedi her gün küfürlerimize ortak ettik” diyorum. Susuyor, biraz zaman sonra, “Nasıl olur hocamız bize bunu böyle anlatmadı” diyor.
“Ermeniler bu toprakları bölmek istedi” diyor bana. Benim cevabım kısa bir soru ile son buluyor. Düşün, diyorum, “Sen 5 aylıkken annen seni evlatlık verse birine, evlatlık gittiğin annenin gerçek olduğunu anlayabilir misin?” Hayır, diyor ve devam ediyorum. “Bak diyorum bu zamana kadar biz görmediklerimizi bilmediklerimizi hep doğru kabul ettik. Eğer sorgulasaydık bazı şeyleri, her şeyi olduğu gibi kabul etmeseydik, belki senin annen de bir Ermeni olabilirdi” diyorum. Susuyor ve biraz zaman sonra “Söz bu konuyu en ince detayına kadar araştıracağım” diyor.
Yıllardır her yerde lanetleniyor Ermeniler. Derslerde baş düşmanımız gibi işlenip öyle servis ediliyor gelecek nesillere. Ermeniler bu ülkenin en eskileri üstünde değil tabi ki en dibinde. Herkes artık içinde biriktirdiği şu kin ve nefret tohumlarını atıp sökmeli. Anlamalı ya da araştırmalı bazı gerçekleri. Yoksa kendini bile unutturur hazıra alışmak. Aynı kendini unutup, ölmedik öldürdük diyen Türkiye’de yaşayan bazı Ermeniler gibi.
Fatih Tunç
http://blog.radikal.com.tr/turkiye_gundemi/ermeniler-turkiyenin-neresindedir-117860
http://hyetert.blogspot.de/